Turizmde markalaşma çalışmaları olan Bursa’da tarihi yapılar hakkında ne kadar bilgi sahibiyiz? Bursa tarihine yön veren Payidaht Türbeleri’nin olduğu Muradiye’de özel Müzelerin varlığından kaçımızın haberi var? O müzelerden biride Gedikli Medresesi olarak bilinen yerleşke. Muradiye Camisi ve Külliyesi’ne komşu olan binayı Fatih Sultan Mehmet Han döneminde büyük şairlerden Veliyüddin oğlu Ahmed Paşa tarafından yaptırdı. Yapının XV. yüzyıla ait olduğu bilinmektedir. İlk yapılışından bu yana çeşitli maksatlarla kullanılmış, medreseye 1967 yılındaki onarımdan sonra Muradiye Halk Eğitim Merkezi olarak işlev verilmiş, daha sonraki tarihlerde ise 2004 yılından itibaren Uluumay Vakfı tarafından Özel Koleksiyonların sergilendiği müzeye dönüştürülmüş. Vakfın kurucusu Esat Uluumay’ın 5. ölüm yıldönümü anısına aşure ikramı yapılarak Uluumay Koleksiyonunu anlatan ilk kitabın tanıtımı kızı Vakfın Yönetim Kurulu Başkanı Feyza Uluumay Gökalp tarafından yapıldı.
“79 Yıla Sığan Emek”
Mahalleliler tarafından Şair Ahmed Paşa Medresesi olarak bilinen yerleşke 18 Eylül 2004’ten bu yana hizmet veren özel bir müzeye dönüştürüldü. Müzede, Anadolu Foklor Vakfı kurucu üyelerinden Esat Uluumay’ın 45 yılda topladığı 18 değişik koleksiyonu sergilenmekte. 15’inci yüzyıla kadar uzanan Osmanlı Anadolu ve Rumelisi’nden 70 kıyafet, 400 parça takının bulunduğu müzede ayrıca türk kahvesi, hamamı, atçılığı ile ilgili malzemeler silah, bıçak, kılıç, boncuk türü eserler mevcut. 624 yıl, 20 milyon kilometre kare dahilinde, çok farklı etnik grupları ve halkları barındıran , fetih yoluyla yaratılan topraklarında kültürel farklılıkların görüldüğü, merkezi bir yönetim yapısına sahip “Osmanlı İmparatorluğu’nun” son 400 yılında coğrafyasında yaşamış halkların yaşam objelerini barındıran, konusundaki en kapsamlı ihtisas koleksiyonunun Bursa’da yaşatılması kentimize ayrı bir kimlik katıyor. Ama biz bu eserlerin sergilendiğini bile tesadüfi biliyoruz. 1939 yılında doğan Esat Uluumay yıllarca toparladığı tarihe ışık tutan bu eserleri eserleri Bursalıların hizmetine Uluumay Vakfı aracılığı ile sunmuş, 79 yalında iken 2018 yılında hayata gözlerini yummuştur. Uluumay Vakfının Başkanı, Anadolu Folklor Vakfı, Bursa Kılıç Kalkan ve Folklor Derneği ve Uluumay Osmanlı Halk Kıyafetleri Müzesi’nin kurucusu olan Esat Uluumay’dan sonra Vakfın Yönetim Kurulu Başkanlığını ise kızı Feyza Uluumay Gökalp üstlenmiş ve müzeyi Bursalıların hizmetine sunmuştur.
“Babamın Hatırılarını Bu Müzede Yaşatıyoruz”
Babasının aziz hatıralarını daima yaşatacaklarını ifade eden Feyza Uluumay Gökalp; babasının 1960 yılında koleksiyonerliğe merak saldığını belirterek; “Babam, Kılıç Kalkan Folklor Derneği kurucuları arasında yer alıyor. Bu kılıç kalkan vesilesiyle dünyadaki çeşitli festivallere davet ediliyorlar. Babamın dikkatini diğer bölgelerden gelenlerin yöresel kıyafetleriyle yaptıkları oynamalar çekiyor. Orada kıyafetlerin orijinalliğinin bozulduğunu düşünüyor ve o kıyafetleri toplamaya karar veriyor. Türkiye’ye döndüğünde araştırmalara başlıyor ama bu konuda hiçbir kitap bulamıyor maalesef. Kendisi kıyafetleri toplamaya başlıyor. Önce Bursa’dan başlıyor; çok göç alan bir yer olduğu için. İnsanlar o dönem sandıklarındaki kıyafetlerden kurtulmak istedikleri için bu kıyafetleri tek tek toplamaya başlıyor.” Dedi.
“Müzenin Bursalılara Daha Güzel Tanıtılması İçin Çalışmalarımız Son Aşamasında”
Gökalp, babasının yurt dışına çıktığında Osmanlı’nın hakim olduğu coğrafyalardaki ülkelerden de giysi ve çeşitli eşyaları toplayıp büyük bir koleksiyon oluşturduğunu aktardı. Babasının, giysilere ait notlar da tuttuğunu anlatan Gökalp, toplanan eserlerin önce evlerinde, sonra da babaannesinin çiftliğinde muhafazaya alındığını bildirdi. Feyza Uluumay Gökalp, 1999’da Osmanlı’nın kuruluşunun 700. yılı dolayısıyla müzenin bulunduğu yerin babasına tahsis edildiğini, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası tarafından restore edilerek 5 yıl sonra ziyarete açıldığını belirtti. Müzenin 2011’de vakıf haline getirildiğini kaydeden Gökalp, “Çocukluğumuzdan beri bu işin içindeyiz. Takip ediyoruz, destek olmaya çalışıyoruz. Babam hastalanınca ailece bir karar verildi ve benim bu konuyla ilgilenmem uygun görüldü. Bugün babamın vefatının 5’ci yılı münasebetiyle en büyük hayali olan koleksiyona ait ilk kitabı da yayınlama şerefine nail olduk. Am görüyorum ki; Bursalılar tarihine küsmüş. Ben bugün bu kadar ilgisiz bir durumla karşılaşmak istemezdik. Bende bir koloksiyonerim. Pandemi benim için bir fırsat oldu ve yüksek lisansımı ben bu konuyla ilgili yaptım. Tüm enerjimizi babamın aziz hatıralarını yaşatmak için harcayacağım. Müzemizde ufak dokunuşlarla fiziki imkanlarımıza yenilerini katacağız.” dedi.