Tarım arazilerinin korunmasına anayasal güvence getirilmeli

Tarım arazilerinin korunmasına anayasal güvence getirilmeli

Geçtiğimiz günlerde ülkemizin yaşadığı ve onbinlerce insanımızın yaşamını yitirmesine sebep olan deprem afeti, verimli tarım arazilerinde yapılaşma hatasının nasıl feci sonuçlar ortaya koyabildiğini bir kez daha hatırlatmıştır. Verimli tarım arazilerinde yapılaşmanın depremin hasarını kat kat arttırdığı yer bilimleri konusunda uzman bilim insanlarımızca sıkça vurgulanmaktadır.

Tarım arazilerinin korunmasına anayasal güvence getirilmeli

Tarım toprakları sonraki nesillerin bizlere emanetidir. Tarım topraklarının muhafazası ve amacına uygun kullanılması sadece mülk sahibini ilgilendiren bireysel bir mesele değil, milletimizin tamamını hatta tüm insanlığı ilgilendiren bir meseledir.

Nüfusun artması ile besin talebinde meydana gelen artış sınırlı miktarda olan tarım arazilerinin korunması ve daha rasyonel kullanılmasını gerektirmektedir. Tarım arazilerinin niteliği ve kabiliyetine uygun, bilimsel ölçütler çerçevesinde hazırlanan toprak koruma ve arazi kullanım planlaması yapılması elzemdir.

Tarım arazilerinin korunması ve amacı dışında kullanılmaması ile ilgili mevzuatımızda birçok hüküm bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şöyledir;

03.07.2005 tarih ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu 4. bölüm madde 9’a göre; “Arazi kullanımını gerektiren her türlü girişim ve yatırım sürecinde toprakların korunması, doğal ve yapay olaylar sonucu meydana gelen toprak kayıplarının önlenmesi; arazi kullanım planları, tarımsal amaçlı arazi kullanım plan ve projeleri ile toprak koruma projelerinin uygulamaya konulması ile sağlanır.” Madde 10’nda “Tarım arazileri, bu Kanunda belirtilen istisnalar hariç olmak üzere arazi kullanım planlarında belirtilen amaçları dışında kullanılamaz” denilmektedir.

Madde 13’e göre mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile sulu tarım arazileri tarımsal üretim amacı dışında kullanılamaz.

Ancak, alternatif alan bulunmaması ve Toprak Koruma Kurulunun uygun görmesi şartıyla;

a) Savunmaya yönelik stratejik ihtiyaçlar,

b) Doğal afet sonrası ortaya çıkan geçici yerleşim yeri ihtiyacı,

c) Petrol ve doğal gaz arama ve işletme faaliyetleri,

ç) İlgili bakanlık tarafından kamu yararı kararı alınmış madencilik faaliyetleri,

d) Bakanlıklarca kamu yararı kararı alınmış plân ve yatırımlar,

e) Kamu yararı gözetilerek yol altyapı ve üstyapısı faaliyetlerinde bulunacak yatırımlar,

f) Yenilenebilir enerji kaynak alanlarının kullanımı ile ilgili yatırımları,

g) Jeotermal kaynaklı teknolojik sera yatırımları için bu arazilerin amaç dışı kullanım taleplerine, toprak koruma projelerine uyulması kaydı ile Bakanlık tarafından izin verilmektedir.

Kanunun 14. Maddesinde “Büyük ovalarda bulunan tarım arazileri hiçbir surette amacı dışında kullanılamaz.” denilmekte, ancak alternatif alan bulunmaması, kurul veya kurullarca uygun görüş bildirilmesi şartıyla;

a) Tarımsal amaçlı yapılar,

b) Bakanlık ve talebin ilgili olduğu Bakanlıkça ortaklaşa kamu yararı kararı alınmış faaliyetler,

için tarım dışı kullanımlara Bakanlıkça izin verilebilir.” hükmü bulunmaktadır.

Mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile sulu tarım arazileri dışında kalan tarım arazileri; toprak koruma projelerine uyulması kaydı ile valilikler tarafından tarım dışı kullanımlara tahsis edilebilmektedir.

Tarım dışı amaçlı arazi kullanım ihtiyaçlarının öncelikle tarım dışı diğer arazilerden alternatif arazi yok ise kuru şartlarda tarım yapılan marjinal tarım arazileri içerisinden karşılanması gerekmektedir.

Tarım Arazilerinin Korunması, Kullanılması Ve Planlanmasına Dair YönetmelikteArazinin mutlak tarım arazisi, özel ürün arazisi, dikili tarım arazisi ve sulu tarım arazisi ile özellikleri itibarıyla marjinal tarım arazisi olmakla birlikte çevre arazilerdeki tarımsal kullanım bütünlüğünü veya toplulaştırma projesi bütünlüğünü bozacak durumda olan araziler ve alternatifi olduğu belgelendirilen taleplere valilikler tarafından tarım dışı amaçla kullanım izni verilmez.”  Denilmektedir.

Tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı durumunda ceza uygulanmasına ilişkin kanun hükümleri de bulunmaktadır. Ancak ihlallerin çokluğu göz önüne alındığında cezai yaptırımların uygulanması noktasında yetersiz kalındığı görülmektedir.

Bütün bu yasal düzenleme ve kısıtlamalara rağmen verimli tarım arazilerimiz konut ve sanayi yapılarınca işgal edilen alanlar olmaktan kurtulamamıştır. Kanunda bulunan istisnalara bir şekilde dahil edilerek ülkemiz için stratejik öneme sahip verimli tarım toprakları konut ve sanayi imarına açılmaktadır. Kamu yatırımları kamu yararı bahanesiyle verimli tarım topraklarına yapılmakta, tarım arazilerinin bütünlüğü bozulmakta, devamında çevresinde topyekün yapılaşma başlamaktadır.

Verimli tarım topraklarımızın korunması için;

1-Tarım arazileri tarımsal üretim yapılan alanlardır. Tarım arazileri yatırım ve rant aracı olmaktan çıkarılmalıdır. Çiftçiler dışında tarım arazisi satın alacaklardan bu arazide nasıl bir tarımsal üretim yapacağına dair proje ve taahhüt alınmalı, bu taahhüdün gerçekleşmesi takip edilmelidir.

2-Türk vatandaşlığı bulunmayan gerçek kişi ve bunların hakim ortak olduğu tüzel kişiliklere kesinlikle tarım arazisi satışı yapılmamalıdır.

3-Verimli tarım arazilerinin (I-IV. Sınıf) konut veya sanayi imarına açılmasını engelleyecek şekilde ANAYASA’mıza hüküm eklenerek tarım arazilerinin korunmasına Anayasal güvence getirilmelidir.

4-Kanun’da yer alan “Büyük ovalarda bulunan tarım arazileri hiçbir surette amacı dışında kullanılamaz” hükmü istisnasız uygulanmalıdır.

5-Kamu yatırımlarının verimli tarım topraklarına yapılmasının önüne geçilmeli, bakanlıklarca alınacak kamu yararı kararlarında I. ve II. Sınıf tarım arazileri hariç bırakılmalı, bu konuda yasada bulunan istisna çerçevesi daraltılmalı, yetkili kurullara konu ile ilgili sivil toplum örgütlerinin etkin bir şekilde katılımı sağlanmalıdır.

6-Tarımda ivedilikle üretim planlamasına geçilmeli, çiftçilerin, üreticilerin, yetiştiricilerin tarımsal faaliyetlerden elde ettiği gelir arttırılmalı, kırsal yerleşim merkezlerinde sosyal yaşam iyileştirilmeli, çiftçilerimiz imar gelecek arazilerimizin değeri artacak ümidi ve beklentisi ile yaşamaktan kurtarılmalıdır.

7-Tarım arazilerimizin korunması konusunda görev yapan personel ve yöneticilerin üzerindeki idari ve siyasi baskı kaldırılmalı, teknik personelin tarım arazilerinin niteliği ve kabiliyetine uygun, meslek ilkeleri ve bilimsel ölçütler çerçevesinde, objektif olarak değerlendirme yapabilmesine ortam ve imkan sağlanmalıdır.

8- İmar uygulamaları ve kent genişleme alanları her şehrimizin özel şartları göz önünde tutularak nispeten daha verimsiz tarım arazilerine doğru olacak şekilde planlanmalı ve verimli tarım arazilerinin, ovaların yapılaşma baskısından kurtarılması sağlanmalıdır.

9- 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun ile korunan zeytinliklerde Kanunun 20. Maddesinde bulunan “Zeytincilik sahaları daraltılamaz.” Hükmü gereğince izinsiz zeytin ağacı sökümü yapılan arazilerde idari para cezası uygulamasının yanında tekrar zeytinlik haline getirilmesi sağlanmalıdır.

10-Tarım arazilerinde kaçak yapılaşma veya amacı dışında kullanımına karşı teknolojik imkanlar da kullanılarak denetimler arttırılmalı, Yasalarda öngörülen ceza ve diğer yaptırımlar (para cezası, yıkım, eski haline getirme vb) eksiksiz uygulanmalıdır.

Unutulmamalıdır ki aynı hatayı iki defa yapmak hata değil tercihtir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir